Made In Germany “Elektronik müziğin kalbinde iki büyüleyici gece!”

Elektronik müziğin deneysel ve endüstriyel köklerini kutlayan Made In Germany, 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde OI_Musicve babylon işbirliği ile sizleri büyüleyici bir görsel-işitsel yolculuğa davet ediyor! Almanya’nın elektronik müzik mirasına ve dinamik yaklaşımına saygı duruşunda bulunan bu etkinlik, sadece müziğin değil, aynı zamanda performansların ve çeşitli etkinliklerin de eşlik ettiği sürükleyici bir yolculuğa dönüşüyor.

Mouse on Mars, deneysel kaos ile incelikle düzenlenmiş ses yapılarını bir araya getirerek elektronik müziğin sınırlarını zorlayan eşsiz bir deneyim sunacak. Kollektiv Turmstrasse, house ve techno arasında özgürce gezinen enerjik setleriyle dans pistini hareketlendirecek. Stimming, doğaçlama ve el yapımı seslerle zenginleştirilmiş performanslarıyla sizi organik ve duyusal bir dünyaya çekecek. Ben Lukas Boysen, ambient, çağdaş klasik ve elektronik müzik unsurlarını kusursuz bir şekilde harmanlayan besteleriyle dinleyiciyle buluşacak. Pleizel, sinematik kompozisyonlar ve IDM dans unsurlarını trance ve techno ögeleriyle yeniden hayal edecek.

We Are The Walkers ve Hilton İstanbul Bomonti Hotel & Conference Center sponsorluğunda gerçekleşen bu etkinlik, 23 Mayıs Cuma etkileyici AV performanslarla başlayacak, 24 Mayıs Cumartesi günü workshoplarla katılımcılara ilham verirken, akşamında yine çarpıcı performanslarla son bulacak.

Made In Germany, sadece bir dizi performans değil; Almanya'nın elektronik müzik mirasını kutlayan, müziğin endüstriyel ve deneysel köklerinden geleceğe uzanan ve görsel-işitselliğin sınırlarını zorlayan bir yolculuk. 23 - 24 Mayıs’ta babylon’da gerçekleştirilecek bu unutulmaz geceyi sakın kaçırmayın!

‘Made In’ Hakkında

“Made In”, elektronik müziğin deneysel ve yeraltı alanlarına farklı ulusal kimliklerin merceğinden bakan canlı görsel-işitsel performanslardan oluşan bir seridir. Her etkinlik belirli bir ülkenin elektronik müzik mirasını, kültürel etkilerini ve çağdaş yenilikçilerini derinlemesine inceliyor. Made In Japan'ın avangart ses manzaralarından Made In Germany'nin endüstriyel köklerine, Made In England'ın tür tanımlayan vuruşlarına, Made In France'in elektronik yaratıcılığı ve Made In Holland'ın ileri görüşlü groove'larına kadar bu seri, elektronik müziğin geçmişini, bugününü ve geleceğini şekillendiren benzersiz sonik dünyalara sürükleyici bir yolculuk sunuyor. Etkinlik Cuma akşamı başlayan AV performansla başlayacak, Cumartesi gündüz workshoplar ile devam edecek ve akşamına yine AV performanslarla sonlanacak.

Sanatçılar Hakkında:

Stimming

Martin Stimming, daha çok Stimming sahne adıyla tanınan Hamburg merkezli bir müzik yapımcısıdır. Bestelerinde el yapımı sesler ve saha kayıtları kullanmasıyla tanınır. Kahve makineleri, çocuk oyuncakları ve bozuk paralar gibi günlük nesnelerden elde ettiği sesleri müziğine entegre eder. Canlı performanslarında doğaçlama sesler üretir ve tekrar eden örnekler kullanmaktan kaçınır. Müzik üretiminde fare ve klavye yerine kalem ekranlı cihazları tercih eder. ​Stimming, müziğinde DJ Krush ve Amon Tobin gibi sanatçılardan ilham alır. Müzikal tarzı, duygusal melodiler ve akustik dokunuşlarla tanımlanır.

Ben Lukas Boysen

Duygusal ve türleri harmanlayan kompozisyonlarıyla tanınan Berlin merkezli besteci ve yapımcı Ben Lukas Boysen, ambient, çağdaş klasik ve elektronik tarzların unsurlarını kusursuz bir şekilde birleştiriyor. Gençlik yıllarında samplerlar ve teyp döngüleriyle deneyler yaparak başladığı yolculuğunda ilk albümünü 2003 yılında yayınladı ve ardından Berlin'de kendi stüdyosunu kurdu. O zamandan beri, Hecq takma adıyla birçok albüm üretti ve kendi adı altında Erased Tapes Records etiketiyle dört LP yayınladı. Boysen, seslere olan derin bir merak ve sürekli gelişen bir beste yaklaşımına sahip.

Pleizel

İstanbul’un enerjik ritimlerinden doğan Pleizel, İzel Baybars’ın sahne alter egosu. SAE Institute’de ses mühendisliği eğitimi alan Pleizel, televizyon dizileri ve filmler için müzik bestelemekten 3D görsel sanat enstalasyonları ve dijital sanatların ses tasarımına, reklam kampanyalarının kalp atışlarını oluşturmaya kadar geniş bir uzmanlığa sahip. Türkiye’nin önde gelen ödüllerini kazanan etkileyici reklam müzikleri, onun yeteneğinin bir göstergesi. 2020 yılında çıkardığı ilk albüm, özgünlüğüne bir kanıttı. Genellikle sıradanlıkla dolu bir alanda, ham ve sürükleyici bir deneyim sundu. Bu albüm, canlı performanslarında bambaşka bir boyut kazandı. Müziğinde ve performanslarında sinematik ve IDM dans unsurlarını birleştirirken, trance ve tekno ögelerine de yer vererek elektronik müzik sahnesine kendine has hikaye anlatıcılığıyla önemli bir katkı sağlıyor.

Kollektiv Turmstrasse

Elektronik müzik sahnesinin en başarılı Alman canlı performans gruplarından biri olan Kollektiv Turmstrasse, küresel tekno ve house müziğin etkileyici bir temsilcisi. Müzikal yönelimlerinde ve stilistik gelişiminde sürekli değişim gösteren sanatçı, değişimin ilerleme anlamına geldiğinin yaşayan bir kanıtı. Breakbeat, enerjik house parçaları ve dans pistine yönelik marşlar arasında özgür bir alanı keşfetmeye odaklanan Kollektiv Turmstrasse, çarpıcı bir diskografiye sahip olmasıyla benzersiz bir konumda. Ayrıca, topluluk odaklı ve kapsayıcı etkinlik serisi YAP (You Are Perfect) ile de dikkat çeken Kollektiv Turmstrasse, karmaşık, ilerici ve büyüleyici bir sanatçı olarak öne çıkıyor.

Mouse on Mars

Mouse on Mars, Almanya'nın en etkileyici ve çok yönlü elektronik müzik projelerinden biri olarak kabul ediliyor. Jan St. Werner ve Andi Toma’nın kontrol edilemeyen kaos ile titizlikle düzenlenmiş yapılar arasında gidip gelen anarşik ses karışımları, benzersiz bir müzikal dil oluşturdu. Ancak bu dil, sayısız mutasyonun getirdiği öngörülemezlikle sürekli olarak yeniden şekilleniyor.

Diyalektik bir yöntem ve sürekli yenilenme kapasitesi, ikilinin iş birliğindeki tek sabit unsurlar. Mouse on Mars, düşünce okullarından, tür kalıplarından ve müzik dünyasının dayatmalarından bağımsız olarak, 24 yıl boyunca pop, sanat, kulüp müziği ve avangard arasındaki bir "tarafsız bölge"de kendi özgün yollarını çizdi.

Bu ikili, geniş uluslararası ilgi ve övgü toplayabilmiş az sayıda Alman deneysel pop projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Efsanevi BBC Radio'da kaydettikleri dört Peel session, etkilerinin ne kadar derin olduğunu kanıtlıyor.